Merhaba Rockistasyonu.com takipçileri ve Rock müzik severler.
Bu yazım belki de şimdiye dek yazmış olduğum köşe yazılarımdan en özeli olacak.Çünkü; 30 yılı deviren, ülkemizde heavy metal denince ilk akla gelen isim Pentagram ve ‘Akustik’ albümü hakkında yazmak zor olduğu kadar onur verici…
Albüm incelemesine geçmeden önce Pentagram ile nasıl tanıştığımdan bahsetmek istiyorum.Tam anlamıyla rock, müzik dinlemeye, Rock müzisyenleri ve gruplarını keşfetmeye başladığım yıllar lise son yıllarıydı sanırım.Yani şu an benim de 30 yaşına merdiven dayadığımı düşünürsek 2003-2004 yıllarından falan bahsediyorum.Rock ve metal müzik dinlemeye başladığım bu zamanlarda Pentagram’ın adını sıkça duyuyordum.O zamanlarda sosyal medyayı neredeyse hiç kullanmadığım için kendileri hakkında yeterli bilgi sahibi değildim.
Adını sıkça duymaya başladığım bu grubu artık merak etmeye başlamıştım.Merak etmeme sebep olan konulardan biri de çok ilginçtir ki ‘Popçular Dışarı’ lafıydı.O dönemlerde rock dinlediğim kadar pop müzik de fazlasıyla dinlediğim için belki komik gelecek ama bu ‘Popçular Dışarı’ tabirinden dolayı gruba karşı ön yargılıydım.Yani sanki pop dinlediğim için Pentagram dinlemem yasakmış gibi algılıyordum.
Pentagram hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğum, dinlemeye başladığım yıllar Murat İlkan’ın gruptan ayrıldığı 2010’lu yıllara dayanıyor.Bu sebeple ve hala daha grupla ilgili bilmediğim pek çok bilgi olduğunu düşünerek yapacağım albüm incelemesinde şarkılarla ilgili yapacağım yorumlara dikkat edeceğimi belirtmek istiyorum.
Albümü yayınlandığı gün (3 Mart) hemen dinledim, fakat albüm kartoneti hakkında da bir şeyler yazmak istediğim için albümün elime ulaşmasını bekledim.
Albüm kapağının ön ve arka yüzü tam akustik konsepte uygun olmuş.
Albümü açtığımda ilk dikkatimi çeken CD’nin şık tasarımı ve göz kamaştırıcılığı oldu.CD’nin sol tarafındaki kapakta prodüktör bilgileri, kitapçığın da bulunduğu sağ tarafta grubun sosyal medya adresleri yer alıyor.
Yine iç kapak kısmında enstrümanlar ile albüme katkıda bulunan müzisyenlerin, vokallerin isim bilgileri mevcut.
Kitapçığı açtığımda ilk sayfada, her 4 çubuğun 5 yılı (toplamında 30 yıl) sembolize ettiğini düşündüğüm, her birinin üzerine çizgi atılmış bölüm ve ‘Gidenlerin ardından’ yazısı etkileyici.
Albüm yayınlandıktan sonra, sosyal medyada 93 yılında vatani görevini yaparken maalesef şehit düşen grup üyesi Ümit Yılbar’ın adının geçmediği ve hatta albümde ona bir şarkı ithaf edilmediği gibi eleştirilere rastladım.Bu eleştiride bulunanların ya albümdeki bu bölümü görmediklerini ya da bu albümde yer alan ve ‘Fly Forever’ şarkısının önemini bilmediklerini düşünüyorum.
Pentagram Akustik albümünün kayıtları Planad,Flat ve Babajım İstanbul stüdyolarında yapılmış.Fotoğraflar Maneki Neko, Grafik tasarım ise Hale ve Hakee’ye ait.
Şarkı sözlerinin yazdığı sayfalarda şu anki grup üyelerinin ve eski grup üyeleri Murat İlkan, Ogün Sanlısoy, Demir Demirkan’ın ayrı ayrı resimleri, isimleri yer alıyor.Son sayfada da doğal olarak ‘Teşekkürler’ kısmı…
Albümün ilk iki şarkısı grubun 2012 yılında yayınladığı altıncı stüdyo albümü MMXII’da yer alan ‘Apokalips’, ‘Geçmişin Yükü’ ve ‘Uzakta’ bu albümde de Gökalp Ergen yorumuyla karşımıza çıkıyor.
İlk iki şarkının akustik yorumu da harika fakat nedense ‘MMXII’ albümünde olduğu gibi bu albümde de ‘Uzakta’ şarkısına pek ısındığım söylenemez.
’No One Wins The Fight’.92 yılında yayınlanan ‘Trail Blazer’ albümünde yer alan Pentagram’ın efsane şarkısı ve yukarıda hikayesinden de bahsettiğim ‘Fly Forever’, Ogün Sanlısoy’un efsane yorumu ile yeniden hayat bulmuş.
Pentagram’la özdeşleşen Aşık Veysel eseri ‘Gündüz Gece’ şarkısını Gökalp Ergen, Murat İlkan ve Ogün Sanlısoy birlikte söylemiş.
Ve ‘Anatolia’.Bana göre ve eminim sıkı Pentagram takipçilerine göre de Pentagram’ın en önemli şarkılarından biridir.Şebnem Ferah’ın ülkemizin en iyi kadın vokallerinden biri olduğu tartışmasız fakat şarkıda aradığım ruhu ve Şebnem Ferah’ın alışık olduğumuz o güçlü çıkışlarını bulamadım.Şarkının bazı yerlerinde bu çıkışlar olabilirdi diye düşünüyorum.
Sırada ‘In Esir Like An Eagle’ ve ‘For The One Unchangıng’ var.Murat İlkan’ı özleyenleri şöyle alalım.‘In Esir Like An Eagle’ şarkısında Murat İlkan‘ın eşsiz yorumuna son zamanlarda adını sıkça duyduğumuz Melisa Uzunarslan’ın kemanıyla eşlik etmesi ayrı güzel olmuş.
Albümün sondan bir önceki şarkısı ’Give Me Something To Kill The Pain’. Pentagram’ın şuanki vokali Gökalp Ergen ve eski vokali Murat İlkan’ın birlikte seslendirdiği şarkı olması açısından önem taşıyor.Sizi bilmem ama ben şarkıyı dinlerken bu iki sesi ayırt etmekte zorlandım.
Hazır Gökalp Ergen ve Murat İlkan’dan konu açılmışken.Murat İlkan’ın elbette Pentagram tarihindeki yeri sorgulanamaz.Keza benim de son derece sevdiğim ve saygı duyduğum biridir.Fakat hala, Pentagram şarkıları altında gördüğüm ‘Bir Murat İlkan değil’ tarzı yorumların Gökalp Ergen’e saygısızlık olduğunu düşünüyorum.Hayat görüşü ‘kimsenin kimseyi sevmek zorunda olmadığı fakat saygı duymak zorunda olduğunu’ düşünen biri olarak.
Geldik albümün kapanış şarkısına.’Sonsuz’.Yine Gökalp Ergen, Murat İlkan ve Ogün Sanlısoy’un birlikte seslendirdiği efsane Pentagram şarkılarından biri…
Pentagram tarihinin önemli isimlerinden Demir Demirkan’ın akustik gitarları çaldığını vurgulamadan geçmeyeyim.
Yazımın başında da söylediğim gibi, Pentagram tarihi kadar ‘Pentagram’ dinlemişliğim olmadığı ve bu yüzden grup üyelerine istemeden de olsa saygısızlık etmiş olmamak için albüm incelememde şarkılar hakkında eksik ya da oldukça sıradan yorumlar yapmış olabilirim.Varsa bir kusurum affola.
Birbirimize yeri geldiğinde bir gün bile tahammül edemediğimiz şu günlerde, üyelerinde değişiklikler olsa da, dile kolay 30 yıldır birlikte müzik yapmaları ve bu sebeple ‘Akustik’ albümde eski üyeler ile bir araya gelinmesi bence çok ama çok anlamlı.
Albümde emeği geçen herkesin emeğine sağlık.Pentagram’ın birlikteliğinin ve müziğininin ‘Sonsuz’ olması dileğiyle.
Yazımızı sabırla okuduğunuz için teşekkürler.Hatta Ogün Sanlısoy’un da dediği gibi ‘Eyvallaaah! Arkadaşlaaaar Pentagraaam! \m/