Herkesin, fanı; deyim yerindeyse büyük hayranı olduğu sanatçılar, yazarlar, futbolcular vardır mutlaka… Hatta bu isimler bir kaç tane olabilir fakat biri, “fanı olma hikayesiyle” diğerlerinden ayrılır. Benim için de Hayko Cepkin bunlardan biri…
Bu yazımda sizlere başlıktan da anlaşılacağı gibi nasıl “Hayko Cepkin” fanı olduğumdan bahsedeceğim. Aslına bakılırsa ilk başta bu yazıyı bir iki seri halinde yazmayı planlıyordum fakat konuyu fazla bölmemek, konu dışına fazla çıkmak istemediğim için, biraz uzun olacak olsa da; tek yazıya indirgemek istedim. Nasıl bir gerçek hayattan kesitlere yer verilen dizi izlerken, ilerleyen bölümlerde konu dışına çıkılınca o dizinin tadı kaçıyor; bu yazı da öyle olsun istemedim.
2005 yılları… Dijital mecraların fazla popüler olmadığı o dönemde; ve yine o dönemin gözde müzik kanallarından Kral TV’de Hayko’nun ilk video klibi “Yarası Saklı” sıklıkla dönüyordu. Ve ben klip ekranda her dönmeye başladığı an, daha Hayko “Kurtarııın Beniii…” diye şarkıya girdiği esnada kanalı değiştiriyordum. Şarkıyı dinleyip beğenmediğim ya da Hayko Cepkin tarzım olmadığından değil. Bir çoğumuzun bu tarz veya bir çok konuda yaptığı büyük hatadan dolayı. Nedir bu hata? “Önyargılarımız“. Bir kaç defa klibi izleyip, şarkıyı dinlemeye çalıştığım anlarda imajından, klipteki o zamanlar sıra dışı gelen hal hareketlerinden dolayı “başka adam mı yok, saça tipe bak…” gibi bir ön yargıyla kanalı değiştirmekten kendimi alamıyordum.
Liseden yeni mezun olduğum, üniversite sınavlarına hazırlandığım zamanlardı. İki sene sonra Uludağ Üniversitesi Yenişehir İbrahim Orhan MYO’nu kazanmıştım. O yıl üniversitenin bahar şenliklerine katılmak için Çanakkale’den çocukluk arkadaşım gelecekti ve konserlere birlikte gidecektik. Yanlış hatırlamıyorsam bahar şenliklerinin ikinci günüydü. O gün sahne alacak isimlere baktığımızda ilk sırada Hayko Cepkin, ikinci sırada günün kapanış grubu olarak Kargo vardı. Bahar şenlikleri’nin gerçekleştiği ana kampüs, ikamet ettiğim yerden yaklaşık 1 buçuk, 2 saat’e yakın uzaklıktaydı. Söz konusu akşamın gündüzünde arkadaşla, şenliğe ne zaman gideceğimiz konusunu tartışırken; o “erken gidelim Hayko’ya yetişelim, onu da dinleyelim” dese de, ben az önce belirttiğim ön yargılarımdan dolayı “gerek yok ya Kargo’ya yetişsek yeter, Hayko’yu dinlemesek de olur.” demiştim. Öyle mi, böyle mi yapalım derken yola koyulduk. Kampüsün ana kapısına geldiğimizde Hayko’nun screamleri oldukça geniş alana sahip Uludağ Üniversitesi kampüsünü inletiyordu. Tabi ben o zamanlar içimden “bu böğüren adamı mı dinleyeceğiz, iyi ki de geç gelmişiz” diyordum. Geceye dair tek tam hatırlayamadığım nokta; Hayko’nun ikinci stüdyo albümü “Tanışma Bitti”nin henüz yayınlanıp, yayınlanmamış olduğu. O yıl çıktığı kesin ama şenliklerden önce mi, sonra mı tam hatırlamıyorum. Neyse… Konser alanına geldiğimizde sahnenin ön tarafları epey kalabalıktı. Ön gruptaki bazı genç erkekler üzerleri çıplak pogo yapıyor, Hayko’nun sahnedeki performansıyla coştukça coşuyorlardı. O zamanlar pogo da nedir bilmediğimden şaşkınlıkla bakıyordum. Ve içimden yine “manyak mı bunlar, kafayı yemişler” diyordum. Bir an önce Hayko sahneden insin, Kargo çıksın diye bekliyordum. Artı parantez; Kargo da o konserden iki yıl önce yani 2005 yılında “Yıldızların Altında” albümünü yayınlamıştı. Kadro Koray Candemirli’ydi. Hayko’nun o akşam seslendirdiği şarkılardan aklımda kalan tek şey “Çoban oldum gidiyoruuum” (Fırtınam) dizeleriydi. Bu şarkı hoşuma gitmişti. Hayko sahneden indiğinde o müthiş kalabalık bir anda dağılmış, arkalarda olduğumuz konser alanında bir anda kendimizi ön sıralarda bulmuştuk. Gece bitti eve döndük. Arkadaşım Çanakkale’ye dönmüştü. İnternet kafe’de arkadaşla görüştüğümüz zamanlarda o bana dinlemem için, Hayko’nun “Tanışma Bitti” albümünden şarkılarını gönderiyordu. Bak bu şarkıyı dinle seversin, beğenirsin diye ısrarcıydı. Tanışma Bitti albümünden ilk “Ölüyorum” şarkısını dinlemiştim. “Bertaraf Et” gibi şarkılarına, screamlere alışmak için biraz daha zaman vardı…
Üniversite tatil olduğunda Çanakkale’ye gelmiştim. Babamın çalıştığı iş yerinin karşısında kafalarımızın uyuştuğu, bizim gibi gençlik zamanlarında da metal müzik dinleyen terzi bir abim var. Yanındaki berberde de başka bir çocukluk arkadaşım çalışıyordu. Onunla Ceza falan dinlerdik genelde 🙂 Müzikten konu açılmıştı ve arkadaş bahsettiğim terzi abiyle Hayko’nun “Sakin Olmam Lazım”ın kasedini aldıklarını, fırsat buldukça dükkanda birlikte onu dinlediklerini, çok güzel olduğundan falan bahsediyordu. Çok yakın çevremde çocukluk arkadaşlarım başta olmak üzere bu kadar Hayko Cepkin dinleyen insan olması ve her fırsatta bana şarkılarını övmeleri tesadüf değildi, demek ki bir bildikleri vardı 🙂 Merak edip “Sakin Olmam Lazım” kasedini ödünç alıp eve gelip ilk şarkıdan başlayarak dinlemiştim. “Hüzünle Karışık“, “Son Kez“, “Eller Aldı“, “Fırtınam” en beğendiğim şarkılar olmuştu. Evet; yanlış duymadınız “beğendiğim” dedim. Şarkılarını dinlemenin yanı sıra internet kafeye gittiğim zamanlarda (ne telefonda, ne bilgisayarda internet yok), Hayko hakkında araştırmalara koyuluyordum, röportajlarını okuyordum, izliyordum. Yavaş yavaş Hayko Cepkin’e karşı ön yargılarımı yıkmaya başlamıştım. Daha sonra Hayko Cepkin’in o yıllar en aktif ve en büyük fan sitesi HaykoCepkin.Biz‘i keşfetmiştim ve oraya üye olmuştum. Kullanıcı adım “raikkonen_hayko” idi. Bazı yerlerde nickname olarak hala bunu kullanmam buradan gelir 🙂 Şu an nasıl facebook, twitter veya instagram gibi sosyal medya platformlarını sıkça kullanıyorsak, benim içinde bu fan sitesine girmek öyle bir şeydi. Girmediğim, forumları takip etmediğim gün yoktu diyebilirim. Tatilim bittikten sonra döndüğümde, Hayko’nun Bursa’da kültür merkezinde gerçekleşen iki konserini de kaçırmamıştım.
Fotoğraf: 4 Kasım 2007 Bursa Barış Manço Kültür Merkezi Konseri
2009 yılında vatani görevimi icra etmek için acemi birliğime Amasya’ya gitmiştim. Üç aylık acemi birliğinden sonra sıra usta birliğine gelmişti. Usta birliklerimiz açıklandığı güne dek hayalim usta birliğimin İstanbul’a çıkması ve bu süreçte askerde olduğumdan dolayı konserlere gidemeyecek olsam da, iyi kötü ve hala daha görüştüğümüz, bahsettiğim fan sitesinin adminleri ve dostlarımızla yüz yüze tanışmak, fan buluşmalarına katılmaktı. Kim bilir; belki sonrasında Hayko Cepkin ile tanışma şansım da olabilirdi 🙂 Usta birliğimde İstanbul’da bir hafta sonu sırf benim isteğim doğrultusunda oradaki fanlarla bir buluşma planlanmıştı ve sitenin adminleriyle, söz konusu dostlarla, Hayko fanlarıyla Taksim’de bir buluşma gerçekleştirmiştik. O günün akşamında fanlar Hayko’nun konuk olacağı “Disko Kralı” programına katılmak için Kanal D’nin yolunu tutacaklardı fakat ben askerde olduğum için gidememiştim. İçimde burukluk olmuştu ama böyle bir buluşma gerçekleştirmiş olmak da beni çok mutlu etmişti. Bir gün de, Rock’n Coke’da Hayko sahne aldığında benim askeriyenin yemekhanesinde konseri TV’den takip etmem çok koymuştu. O kadar yakın olup gidememek 🙂
Hayko’nun Kurtuluş’ta oturduğunu duymuştum. Komik gelecek belki ama bazı çarşı izinlerimde Kurtuluş’a gidip sırf oralarda karşılaşırım umuduyla, sokak sokak dolaşmışlığım, vakit geçirmişliğim bile oldu. Hayko’nun üçüncü stüdyo albümü “Sandık” ben askerdeyken yayımlanmıştı. “Yol Gözümü Dağlıyor” klibini de çarşı iznimde internet cafe’de izleyebilmiştim.
Vatani görevimi tamamlayıp tekrar Çanakkale’ye döndükten bir sene sonra Hayko’nun Çanakkale Hayal Kahvesi konseri oldu. Kendisiyle ilk defa o konser sonrası kuliste yüz yüze tanışma şansım olmuştu. Tabi o zaman grubun menajerliğini yapan, halen büyük sevgi ve saygı duyduğum Gürol abi ve yine o dönem grupta gitarist olan Sedat abi, Özgür abi, Murat abiyle, ayrıca şu anda ne yazık ki aramızda olmayan Metekaan (Oliwasi) kardeşimizle de ilk kez o konserde tanışmıştık.
Geçen yıllar, yayınlanan albümler, gidilen konserler, biriktirilen dostlar ve anılar… Evet; ilk başta ön yargıyla yaklaştığım adam, şimdi bu yaşımda, yıllardır büyük sevgi ve de saygı duyduğum bir sanatçıdan ziyade, bir abim, abimiz olmuştu. Kendisini ilk dinlemeye, takip etmeye başladığım dönemde, küçük, kafaların pek değişmediği bir şehirde yaşıyor olmamın da etkisiyle, insanlara kabullendirmek de çok kolay olmadı ama şu bir gerçek ki; sevmeseler de; daha doğrusu yaptığı müzik tarzları olmasa da, kendisine çevremde büyük saygı duyan bir kitle olmasını sağladığımı düşünüyorum.
Bu yazım bazılarınız için “Nasıl Hayko Fanı Olduğuma” dair belki bir önem teşkil etmeyebilir ama; ön yargının pek de iyi olmadığı konusunda bir şeyler katabilir. Siz neresinden bakmak isterseniz…