Rockistasyonu.com: Dilerseniz klasik soruyla başlayalım; Gormot’un ismini nereden aldığını öğrenebilir miyiz?
Aycan Yeter (Gormot): Kaynaklar çok az olsa da, bir Laz olarak mitolojik tarihimiz ilgimi çekmiştir. Gormot ismini de aklımın bir köşesine yazmıştım. Gormot, çok eski zamanlarda var olan, gökyüzünde yaşayan, evrenin yaratıcısı ve aynı zamanda tüm doğa olaylarını yöneten bir iyilik tanrısı’nın adıdır. İyilik tanrısı olması ve dünyaya iyilik dağıtıyor olması felsefi açıdan ilgimizi çekti. Yaptığımız müziğin insanlarda iyi duygular yaratmasını amaçlıyoruz. Kısacası iyiliği yaymak istiyoruz. Bu açıdan da Gormot tam nokta atış bir isim oldu. Bu doğrultuda tüm ekibin ortak görüşü ile gruba Gormot adını verdik.
Rockistasyonu.com: Gormot’un kadrosuna baktığımızda her birinin, başka sanatçılarla da aktif müzik hayatlarını sürdüren, birbirinden değerli müzisyenlerden oluştuğunu görüyoruz. Bu ekip nasıl bir araya geldi?
Aycan Yeter (Gormot): Enstrümanım tulum olunca yöre müziğinin en merkezinde olmak durumundaydım, fakat bir tarafımda farklı bir şeyler yapma isteği her zaman vardı ama nerede ve hangi noktadan başlamak gerektiğini bilmiyordum. Bu düşünceler ile aslında kafamdaki bu arayışları neticelendirmek biraz daha yoğunlaşmak adına Sanfrancisco’ya taşındım. 3 sene kadar orada yaşamak, hem kendimi müzikal açıdan geliştirmek hem de Gormot’u filizlendirmek açısından çok verimli oldu. Döndükten sonra da açıkçası hemen projeye başlamadım. Bireysel olmak istemiyordum. Hayalim har zaman birlikte yol yürüyeceğimiz bir grubumuzun olmasıydı. Bu düşünceler ile de Gormot’un kuruluşu değişik bir sinerji ile oldu. Ben evrende görünmez bir enerjinin var olduğuna inanırım. Gormot ekibindeki herkes ile çok önceleri bir yerde bir şekilde kısa da olsa bir arada olma imkanımız oldu ve o temas o enerji bizi Gormot’ta buluşturdu diyebilirim. Çağatay Kadı ile uzun yıllar birlikte aynı sahnede yer aldık. Uğur Gülbaharlı ile de farklı projelerde yer aldık ve aynı zamanda üniversitede hocalığımı yaptı kendisi. Burak abiyi söylemeye gerek yok sahnede çok izlemiştim ve tarzını duruşunu tuşesini çok sevdiğim ve tam kafamdaki davulcu diyebileceğim bir konumdaydı. Keza Poyraz Kılıç da soundu tarzı ve duruşu ile Gormot soundu’nun önemli parçası olabilir düşüncesi ile bir gün bir buluşma ayarladık. Bakalım benim düşündüğüm gibi bir uyum olacak mı diye bir prova yapalım dedik ve provada uyumu, herkesin keyif aldığını görünce işe koyulduk. Kısacası hepimiz müzikal olarak aynı frekanslara sahip olduğumuz için kaynaşmamız ve bir şeyler üretmemiz zor olmadı. Umarım üstüne daha da koyarak devam ederiz.
Rockistasyonu.com: Ve sizi ilk tanıdığımız; sözleri Lazca, klibiyle Karadeniz doğasıyla iç içe olan “Hicazuri”nin hikayesine değinmeden geçmek olmaz…
Aycan Yeter (Gormot): Hicazuri; bir adamın, çocukluk zamanlarına giderek yaşadığı güzellikleri, iyilikleri, köyündeki evini, oyunlarını, dedelerini ninelerini ve onlarla yaşadığı o güzel günleri mutlu günleri hatırlayarak, günümüze döndüğünde artık o güzelliklerin geride kaldığı gerçekliğini ve o insanları bir daha göremeyecek olmasının derin burukluğunu anlatan bir hikaye.
Rockistasyonu.com: Bildiğimiz kadarıyla Gormot’un üç farklı aşamadan oluşan bir projesi var ve bu hedef doğrultusunda ilerlemeye devam edecek. Bu projeden biraz bahsedebilir misiniz? Umuyoruz bu söz konusu proje nihayete erdikten sonra Gormot, yeni projeleriyle, şarkılarıyla, albümleriyle bizimle var olmaya devam eder.
Aycan Yeter (Gormot): Evet bir üçlemeden bahsedebiliriz. The Birth, The Life ve The Eternity. Doğum, Yaşam, Sonsuzluk. Bunlar toplamda yaklaşık 30-40 şarkılık birer albüm projesi. Proje hikayesi Hicazuri şarkısındaki çocuğun yaşam serüvenini anlatıyor diyebiliriz. Aslında şarkıların çoğu yaşanmış hikayelerden alınıp, melodilere sözlere dökülen eserler. Proje toplamını bir film gibi düşünebilirsiniz, çünkü aynı zamanda tüm eserlerin birer görsellerini de yapmayı planlıyoruz. Bu üçlemeden sonra süreç nasıl ilerler şimdiden bir şey söylemem çok zor ama müziğin daima içinde olacağımız kesin.
Rockistasyonu.com: Bugüne dek Karadeniz Rock müziği adı altında bir çok başarılı sanatçı ve gruba şahit olduk, fakat son dönemde bu alanda çok fazla isim göremediğimizi düşünüyorum. Gormot’un tam da bu noktada bu eksikliği doldurmak için bir araya geldiğini söyleyebilir miyiz?
Aycan Yeter (Gormot): Evet Karadeniz coğrafyasında Rock müzik yapan çok iyi müzisyenler oldu. Bunların en başında benimde hayranları olduğum ‘Zuğaşi Berepe’ gelir; ki Karadeniz coğrafyası’nın sesini yansıtan en iyi rock grubuydu diyebilirim. Gormot’u kurmadan önce Zuğaşi Berepe üyeleri Gürsoy Tanç ve Metin Kalaç’tan çok fikirler almışımdır. Gormot projesi başlangıç olarak 11 yılı aşmış bir proje olduğu için herhangi bir eksiklik üzerine yapalım diye düşünülmüş bir proje olmadı. Tamamen hayatın gerçekliği dahilinde yaşanılan duygular ve bu duyguların müziğe yansıması ile oluşan bir grup diyebilirim. Aslında biz Karadeniz Rock müziği yapmıyoruz. Müziğimize bir isim vermek gerekirse “progressive rock müziğinin kuzeyden gelen ruhu” diyebilirim.
Rockistasyonu.com: Gormot şarkılarında progressive rock formuyla da birleşen “tulum” şüphesiz Karadeniz müziğinin olmazsa olmaz ve büyülü enstrümanı. Tulum’un bu denli özel, dinleyince deyim yerindeyse tüyleri diken diken eden bir enstrüman olmasının sebebi nedir?
Aycan Yeter (Gormot): Bence elektro gitar ile uyumu 🙂 Tulum kısıtlı ses sahasına sahip olsa da çok güçlü ve keskin köşeleri olan, aynı zamanda gizemli bir enstrüman. Eskilerde Laz halkları savaşa giderlerken tulum çalarak giderlermiş. İskoçların Gaydası gibi. Hissettirdiği bir sürü duygu var. Hüzün, cesaret, coşku gibi. Bu kadar duyguyu bir arada barındıran bir enstrümanın tüyleri diken diken etmemesi de zor gibi.
Rockistasyonu.com: Geçtiğimiz günlerde ülkemizin efsane gruplarından Moğollar’a saygı duruşu projesinin ikinci şarkısı “Selvi Boylum Al Yazmalım” Moğollar’ın 55. doğum günü gibi anlamlı bir günde yayınlandı. Ve yaşayan değerlerimizden Cahit Berkay ile klip için kamera karşısına geçtiniz. Bu projeye nasıl dahil oldunuz?
Aycan Yeter (Gormot): Cahit abi ile Almanya, Belçika ve Hollanda’dan oluşan bir Avrupa turnesine gitmiştik. Turnelerde Cahit abi ile çok sohbet etme imkanımız vardı. Sürekli birlikteydik, çok keyifli bir 20 gün geçirmiştik. Sahnede biz konserimizi verirken bir bölümde de Cahit abiyi sahneye alıp, birlikte onun eserlerini tulum ve kemençe ile çalıyorduk. Bunlardan biri de “Selvi Boylum Al Yazmalım”dı. Cahit abi ile sahnede frekanslarmız çok tutmuştu. Bir konser sonrasında sohbet ederken “ya ajan tulumla birlikte bir şeyler yapalım” demişti ve ben de bunu aklımdan çıkarmadım. Yaklaşık 2 yıl önce Çağatay ile “al yazmalımı yapalım mı” diye fikir alışverişinde bulundum; “e hadi” derken bir haftada şarkıyı düzenledik, kaydettik. Tam çıkartmak istediğimiz sırada sevgili dostum Serkan Fidan, “Moğollar ile ilgili böyle bir proje olacak oraya alalım mı projeyi” dedi. Biz de çok sevindik. Biraz uzun sürdü fakat; böyle bir proje içinde yer almak bizim için büyük onur oldu.
Rockistasyonu.com: ”Hicazuri” gibi “Selvi Boylum Al Yazmalım” şarkısının klibinin de Gormot için ayrı bir önem taşıdığını biliyoruz. Gizem Topal’ın eşsiz dans performansı sergilediği klibin senaryosundan bahseder misiniz?
Aycan Yeter (Gormot): ”Hicazuri”, “Selvi Boylum Al Yazmalım” şarkısının senaryosunu eşim Hazal Arıcı yazdı ve kliplerin yönetmenliğini üstlendi. Eşim ile uzun yıllardır ortak bir hayat mücadelesi veriyoruz. Kendisi benim müzikal yolculuğumun, yaşadığım duyguların birebir şahidi. Bestelerin ilk dinleyicisi eşimdir ve onun gözüne çok güvenirim. Birlikte çok fikir alışverişinde bulunuruz. Aynı zamanda Gormot’un tüm logo tasarım ve fikir aşamalarında da büyük rolü vardır. Gizem ile yolumuzun kesişmesi de eşimin fikirleri sayesinde oldu.
Rockistasyonu.com: Gormot’un henüz yolculuğunun başında böyle anlamlı bir projede yer almasının büyük gurur kaynağı olduğu şüphesiz fakat teklif geldiğinde, “ya elimize yüzümüze bulaştırırsak” endişeniz oldu mu?
Aycan Yeter (Gormot): Açıkçası “Selvi Boylum Al Yazmalım” gibi kült bir eseri tekrardan yorumlamak ve kendi müzik soundumuz içinde bunu yapmak bizim için bir riskti diyebilirim. Biraz endişe yarattı bu durum. Özellikle klipteki dans sahneleri, yani çok keskin bir çizgi olmadığında kötü durabilirdi. Ama hem müzikal olarak hem de görsel olarak başarabilmek bizi çok sevindirdi. Duygularıyla yaşayan insanlarız ve bunu da yaptığımız işe yansıtabildik. Ve bu işin altından bir şekilde kalkabildik.
Rockistasyonu.com: Yukarıda bahsettiğiniz, planlanan projeleriniz dışında önümüzdeki günlerde müzikseverleri ne gibi sürprizler bekliyor? Ufukta konser veya turne planları var mı?
Aycan Yeter (Gormot): Kısmet olursa “The Birth” albüm projesinin kayıtlarına başlıyoruz. Şarkılarımızın tamamı neredeyse kayıt aşamasına hazır. Belki öncesinde Şubat gibi The Birth albümünden bir single daha çıkartabiliriz. Albüm ile ilgili kesin bir çıkış tarihi yok fakat yaz öncesi ya da kesin olarak yaz sonu olacak. Ardından iyi hazırlanılmış bir lansman konseri ile artık sahnelere başlamak niyetindeyiz. Yani 2022 bizim için yoğun geçecek gibi gözüküyor. Sağlıkla, sıhhatle diyelim.
Rockistasyonu.com: Son olarak Gormot dinleyicilerine ve Rockistasyonu.com takipçilerine mesajınız nedir?
Aycan Yeter (Gormot): Dünyamızda yeteri kadar kötülük ve o kadar olumsuz şey var ki; bu zamanlarda iyilikle kalmaları, iyiliği yaymaları ve büyütmeleri, bir de en önemlisi müzikle kalmalarını temenni ediyorum. Rockistasyonu ailesine çok teşekkür ediyoruz bu güzel röportaj için. Nicelerinde tekrardan görüşmek dileğiyle. Son olarak ”Hicazuri”. İyiler Daima Kazanır! Nsaşa Extit. 🙂