Rockistasyonu.com: Öncelikle röportaj talebimizi geri çevirmediğin için teşekkür ederiz.
Rockistasyonu.com: Klasik bir soruyla başlayacak olursak, henüz Mürşide’yle tanışmamış olanlar için, kısaca kendinden bahseder misin?
Mürşide: Herkese merhabalar. 🙂 Kendimden bahsetmek denince aklıma ilk olarak müziğe olan tutkum geliyor. Çeyrek asırlık ömrüm; ben yaş aldıkça benimle büyüyen bir müzik aşkı barındırmakta. Gıda Mühendisliği ile Beslenme ve Diyetetik bölümlerini sırasıyla terk edip koşar adım İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı’na geldim. Benim için hayatımın dönüm noktasıydı çünkü hayatımda ilk kez kendim için bir şey yapmıştım. Burada Müzik Teknolojileri bölümünde, 3. sınıfta okumaktayım. Dünya tatlısı öğretmenlerim ve arkadaşlarım var. Akademik kariyer hayallerim var, müzikal çalışmalarımın yanı sıra bu konuda da çalışmaya başlayacağım. Kısaca dedik ama epey uzun oldu. 🙂
Rockistasyonu.com: Cover veya beste çalışması olsun, her şarkıyı çok içten ve kendi bestenmiş gibi sahiplenerek yorumluyorsun; yorumlarken şarkıyı adeta yaşıyor ve dinleyiciye yaşatıyorsun. Hele ki günümüzde bunu başarmanın zor olduğunu göz önünde bulundurursak; sen bu başarını neye bağlıyorsun? Konsantre olmak için özel olarak yaptığın bir şey var mı?
Mürşide: Bunu duymak çok hoşuma gidiyor. Bence en güzel iltifatlardan biri bu. Buna taktik vs. denebilir mi bilmiyorum ama kafamdaki mekanizma birkaç şekilde işliyor. Bazen şarkıları söylerken kafamda hikayelerini canlandırıyorum. Besteleyen kişi acaba neler yaşayıp hissetmiş ki bu şarkı doğmuş diyip hikayenin içine dalıyorum. Bazen de şarkıların bana hatırlattığı acı-tatlı hatıraları düşünüyorum. Etkisi geçmiş olsa bile o hatıraları geri çağırıp şarkı boyunca o hissi yeniden konuk ediyorum kalbimde. Şarkı bitince gülümsüyorum, “demek bunu da atlatmışım” diyorum kıvançla. Bazen de çoğu insanın yaşadığı gibi şarkı o anki ruh halimi yansıtıyorsa doğal olarak içimden gelerek söylüyorum zaten. Ara ara da olsa bazen öyle yoğun hissediyorum ki kalbim pır pır ediyor kuş gibi. Bence hissetmediğim müddetçe müzik yapıyor olmanın hiçbir sanatsal yanı yok.
Rockistasyonu.com: Bir süre önce Eda Baba ile İlhan Şeşen’in “Ağlıyor İstanbul” şarkısını yorumladınız ve Eda Baba’nın Zorlu PSM sahnesine konuk oldun. O sahnede de Sezen Aksu’nun “Karanfil” eserini yorumladın. Eda Baba ile yollarınız nasıl kesişti? Senin için unutulmaz anlardan biri olsa gerek 🙂
Mürşide: Öncelikle şunu belirtmek isterim ki Eda dünya tatlısı bir insan. Müzisyenliğini herkes biliyor zaten. Ben yakından biraz olsun tanıma fırsatı bulmuş biri olarak bundan bahsetmeyi yeğlerim. Kendisiyle solo albümünün kayıtlarında tanıştık, geri vokal yaptım şarkılarına seve seve. Hepsi harika şarkılardı. Şarkılarını dinledikten sonra hayranlığım arttı. Sonrasında albüm lansman konserleri dolayısıyla görüştük, çalıştık. Zaman geçirdikçe arkadaş olduk. Benim için çok zor bir zamanda yanımda oldu hatta. Çok içten, çok güzel bir insan. Çok sevdim kendisini. Zorlu PSM sahnesine gelince, benim için hayatımda asla unutamayacağım bir tecrübe oldu. Her ne kadar performansımı -her zaman olduğu gibi- beğenmemiş olsam da düşündükçe mutlu eder beni bu tecrübe. “Ağlıyor İstanbul” ve “Karanfil” performansını merak edenler Youtube kanalıma göz atabilir diyerek minik bir reklam da yapmış olayım madem. 🙂 Özetle Eda’ya güzel varlığı, arkadaşlığı ve müzisyenliği için müteşekkirim.
Rockistasyonu.com: Ülkemizin önemli müzisyen ve gitaristlerden Selim Işık’ın, gerek albümlerinde çeşitli beste ve coverlar ile, gerekse sahnesinde konuk sanatçı olarak yer aldın. Selim Işık gibi profesyonel bir isimle çalışmak nasıl bir duygu? İlerleyen zamanlarda Selim Işık ile yeni çalışmalarınız olacak mı?
Mürşide: Ben kendisine Selim Hocam diyorum. Kendisinden hiç ders almadım ama tanışma zamanından kalma alışkanlık oldu. Selim Hoca’nın desteklediği gençlerin sayısı epey fazla. Kendi adıma söyleyeyim, beğenisi benim için büyük bir motivasyon etkeni olmuştu ki o zaman gitar çalıp şarkı söyleme alışkanlığım tazeydi. Benim lisede yazdığım “İstanbul’da” adlı şarkıyı kaydettik ilk buluşmalarda ki bu benim için ciddi bir adım olmuştu o zaman. 19 yaşında bir genç için tecrübeli biri tarafından ciddiye alınmak büyük bir lütuf. Dolayısıyla kendisinin müzik kariyerimde önemli bir yeri var. Bu şekilde kim bilir kaç genci teşvik etti… Kendisiyle hala görüşüyoruz ve görüştükçe de üretim illa ki mümkün olacaktır. Kendisine kocaman selamlar ve sevgiler…
Rockistasyonu.com: Biraz geçmişe gidelim; 2015 yılında Kenan Doğulu, Şebnem Ferah gibi çok önemli isimlerin jüri koltuğunda oturduğu “Ve Kazanan” yarışmasına katılmış ve yanılmıyorsak yarı final başarısı elde etmiştin. O günleri hatırlayacak olursan, yarışmaya katılma sürecinden ve yarışmadaki duygularından bahseder misin?
Mürşide: Ben insanlara bu yarışmadan hiç bahsetmiyorum açıkçası ve söz konusu olduğunda utanıp kızarıyorum filan çünkü amatörlüğümün çok belli olduğu performanslardı. Tabii düşününce utanılacak çok da bir şey yok çünkü dediğim gibi amatörlük var. Hala daha profesyonelim diyemem tabii ki ama o zamanlar çok çok daha amatördüm. Neyse… Tabii ki yine benim için büyük bir tecrübeydi çünkü her iki jüri üyesi de harika müzisyenlerdi. Onların karşısında şarkı söylemek hiç kolay değildi elbette. Bununla birlikte yarışmadaki rekabet ortamı beni çok rahatsız etmişti. Diğer televizyon programları da böyle midir bilmiyorum ama sonrasında benim için televizyon programlarına karşı bir önyargı oluştu. Zaten düşününce sanatın yarıştırılması müthiş mantıksız geliyor. E o zaman niye katıldım? İşte fikirlerin değişmek gibi bir özelliği var. 🙂
Rockistasyonu.com: Yine aynı yıl, Karadenizli Rock müzisyeni Cem Tekin’in yayınladığı “Sayko Karadeniz” albümünde kendisiyle, oldukça beğenilen “Dön Gel” düetin oldu. Bu profesyonel anlamda ilk düet deneyimin miydi?
Mürşide: Sevgili Cem Abiyle Selim Hoca aracılığıyla tanışmış sayılırız. Selim Hoca’nın bana aldığı kayıtları dinlemiş de öyle düet teklif etmişti bana. Benim için Selim Hoca’nın beğenisi ve yardımları sonrasında çok mutlu eden ikinci bir olaydı. Çünkü yine benden tecrübeli bir müzisyen tarafından takdir edilmiştim. Profesyonel anlamdaki ilk düetimdi, evet. Kendisine de selamlar, sevgiler…
Rockistasyonu.com: Seni, gitarın ve o güzel sesinle, sosyal medyada ara ara paylaştığın tadımlık videolarla tanıyan ve o dönemden beri takip eden biri olarak sorayım; o günden bugüne müzikal anlamda hayatında neler değişti? Bir de buna bağlı olarak, ilk günkü mütevaziliğini koruyabiliyor olmanın sırrı nedir? 🙂
Mürşide: Açıkçası kendimi mütevazı olmak zorunda hissediyorum ve aksi takdirde yapacağım her şeyin çirkin, yavan gözükeceğini düşünüyorum. Yani sonuçta neyim, neyiz? Tüm insanlar aynı özden oluşmuyor mu? Kimisinin sesi güzeldir, kimisi çok güzel patik örüyordur, kimisi çok güzel asist yapıyordur… Bu bakış açısıyla bakınca herkes eşit güzellikte. Kimse kimseden üstün değil. Bu noktada insanları Mevlana’nın felsefesine yönlendirmek isterim. Okudukça kibirden uzaklaştırıp bana haddimi hatırlatıyor. Mevlana haricinde bu tavrımda babamın da büyük katkısı var. Kendisi hep alçakgönüllülüğe, mütevazılığa, kısacası iyi olan birçok tavra teşvik etti. Babama ve Mevlana’ya minnettarım bu konuda.
Rockistasyonu.com: Bugüne dek kendi kanalında yorumladığın şarkılara veya çeşitli sanatçılarla yer aldığın çalışmalarda seslendirdiğin şarkılara bakacak olursak, kendini belli bir kalıpla sınırlamayan bir müzisyensin. Yani “rockçıyım, arabeskçiyim” tarzında bir takıntın yok gibi?
Mürşide: Bu konuda bazen ben bile yadırgıyorum kendimi ama bu durum hep böyleydi. Ergenlik zamanlarımda mp3 çalarımda birçok türden müzik vardı. Mesela Sagopa Kajmer’den sonra Green Day şarkısı çıkabilirdi karşıma veya Slipknot’tan sonra Nil Karaibrahimgil… Kendimi herhangi bir türe kısıtlayamıyorum, elimde değil. Babam bağlama öğretmeni ve Doğu Anadolu kültürüyle büyüdüm. Dolayısıyla türkülerle iç içe bir çocukluk geçirdim. Diğer müzik türlerinin hepsiyle kendim tanıştım. Çok çeşitli müzik dinliyor olmamın, çok çeşitli müzik icra etme çabamla bağlantısının olduğu kanısındayım. Ben her şeyciyim. 🙂
Rockistasyonu.com: Hazır “arabesk” demişken koyu bir Müslüm Gürses hayranı olduğunu biliyoruz; bu hayranlık nasıl başladı? Galiba bir de koyu Beşiktaşlılık var 🙂
Mürşide: Müslüm Gürses hayranlığımın nasıl başladığını pek iyi hatırlayamıyorum ama şundan bahsedeyim. Ben küçükken kaset-cd dükkanımız vardı. Orada sıkça müzik dinlerdik. Müslüm Gürses’i ilk kez orada dinledim. O dükkan birçok müzisyenle tanışmama vesile oldu. O zamanlar çocuk olduğum için arabesk müzik beyhude ajitasyon gibi gelmişti. Büyüdükçe arabesk kültürünü keşfetmeye başladım içimde. Tanıdığım insanlar, yaşadığım tecrübeler beni arabesk kültürüne teşvik etmişti. Sonuç olarak buradayım. 🙂 Beşiktaşlılık dede mirası gibi aslında. Ailenin çoğu Beşiktaşlıdır ama kız çocuklarını takım tutmaya zorlayanlar pek yoktur. Aslında küçükken tuttuğum ilk takım dayıma özendiğimden Galatasaray olmuştu, sonra herhalde arkadaşlarıma özendiğimden olsa gerek Fenerbahçeli olmuştum çok kısa bir süreliğine de. Sonra nasıl oldu bilmiyorum, birden Beşiktaşlı olmaya karar verdim. Yakın zamana kadar sıkı takipçiydim ama temiz futbola çok uzak kaldık ülkece. Kendimce uzaklaştım biraz şu son 2 senedir filan. Ama hasret kalmaya hep devam… 🙂
Rockistasyonu.com: Geldiğimiz noktada ülkemizde müzik piyasasını nasıl değerlendiriyorsun? Albümler, konserler, festivaller ve bizim gibi yayın yapan müzik siteleri hakkında görüşlerini öğrenebilir miyiz?
Mürşide: Müzik piyasasından ziyade tüm sanat dallarının piyasaları sıkıntılı gibi sanki. Sanatçı sanatını yapmak istiyor ama geçim derdi vs yaratıcılığı köreltebiliyor veya imkan bulamayan sanatçılar kendini ifade edemiyor. Örneğin Türkçe pop için düşünecek olursak özgün içerik çok az. Yayınlanan çoğu şarkı birbirinin devamı gibi. Sözler şiirsellikten uzak, hissiyat yok gibi, gündelik dille kibarca hakaret etme ve yerme amaçlı gibi çoğu şarkı. Bu hale nasıl geldi bilemiyorum ama çok üzüldüğüm bir konu bu. Festivaller hakkında sürekli bir şeyler konuşuluyor ama yakından pek takip edemediğim için yorum yapmak istemem.
Rockistasyonu.com: Mürşide yeni jenerasyondan hangi sanatçı veya grupları takip ediyor, dinliyor?
Mürşide: Aklıma ilk gelenleri söyleyeyim. Sena Şener ve Evrencan Gündüz var, gencecik ve bir o kadar da yetenekliler. Ahmet Ali Arslan var, Güney Marlen, Ufuk Beydemir, Eda Baba(arkadaşım diye demiyorum, hehe)… Barabar, Büyük Ev Ablukada, Birileri, Bizim jenerasyondan yaşça biraz büyük ama yine de bahsetmek isterim. Erdem Ergün dinliyorum bu aralar en çok. Kendisi bir müzik dehası. Mutlaka dinlenmeli.
Rockistasyonu.com: Artık hemen hemen, her ay “Youtube” kanalında bir akustik performans videosu yayınlıyorsun, bundan sonraki süreçte hedeflerinde neler var? Albüm, single veya beste çalışmaların olacak mı?
Mürşide: 2 haftada bir paylaşım yapmaya çalışıyorum şimdilik. Cover yapmak da eğlenceli elbette ama kendi bestelerimi paylaşmak için sabırsızlanıyorum. Sabırsızlanmakla birlikte şarkılarımı kendim aranje etmek istediğim için bu süreci bir şekilde erteliyorum da aslında. Şimdilik bu çıkmazdan ve maddi kaygılardan dolayı sabrediyorum ama her an patlayabilirim ki umarım patlarım. 🙂
Rockistasyonu.com: Düzenli olarak sahne aldığın bir yer ya da bu yönde planların var mı?
Mürşide: Son birkaç aydır Tuzla Yat Kulübü’nde gitarist arkadaşım Doğukanla birlikte canlı müzik yapıyoruz ancak şu ara konser yok.
Rockistasyonu.com: Son olarak Mürşide’yi dinleyenlere, sevenlere ve Rockistasyonu.com takipçilerine mesajın nedir?
Mürşide: Henüz yokum ama var olmak için çabalıyorum. Müzikle pişmekteyim, azıcık daha kavrulup geleceğim. Dinleyenlere gerçekten minnettarım. Röportaj için çok teşekkür ederim. Sesimizin hep birlikte büyümesi dileğiyle… Herkese sevgiler… Sevmeyi sakın unutmayın. 🙂
Rockistasyonu.com: Bu keyifli röportaj için bir kez daha teşekkür ediyor, müzik yaşantında başarılarının devamını diliyoruz. Hep böyle mütevazi kalman dileğiyle. Görüşmek üzere! 🙂