Merhaba Rockistasyonu.com takipçileri ve Rock müzik severler. Genellikle Rock İstasyonu‘nda köşe yazılarımızda sizlere gittiğimiz bir konseri ya da yeni çıkan bir albümle ilgili duygu ve düşüncelerimizi aktarıyoruz. Bu kez bir farklılık yapıp; yayınlandığında hepimizin ilgisini çektiğini düşündüğüm “Barış Akarsu’lu Yıllar” kitabı ile ilgili hislerimi paylaşmak istedim. Rahmetli Barış Akarsu da ne diyordu; “Kalbinizden sevgiyi hiç eksik etmeyin, çünkü sevgi her şeyin anahtarıdır ve paylaştıkça çoğalır.” Ne güzel de demiş.
Öncelikle hem telif etiklerine uymak, hem de henüz kitabı okumamış olan Barışseverler’e saygısızlık etmemek için kitapla ilgili fazla detaya girmekten kaçınacağımı belirtmek isterim. Aslında kitabı ilk yayınlandığı zamanlar temin etmiştik fakat özel hayatımda yaşadığım sancılı bir süreçten dolayı kitabı okuma fırsatı bulamamıştım. Söz konusu da “Barış Akarsu” olunca sakin kafayla sindire sindire okumak istediğim için bugüne nasip oldu. Bu arada kitabı da eski genel yayın yönetmenimiz, ebedi dostum Yılmaz Tokatlı kardeşim, Çanakkale ziyaretine geldiğinde hediye etmişti. Kendisine bu değerli hediyesi için bir kez daha teşekkür ederim. Tabi Metin Sözüçetin‘e de bu kıymetli kitabı bizlerle buluşturduğu için…
Kitabı okumadan önce Barış Akarsu ile ilgili iyi kötü bilgi birikimim var diye düşünüyordum fakat büyük yanılmışım. Günün bir çok saatini bilgisayar başında, internette geçiren biri ve özellikle aramızdan ayrılan, sevdiğimiz isimlerin hayatlarıyla ilgili araştırmalar yapmama rağmen, Barış Akarsu hakkında bilmediğim pek çok şeyi bu kitap sayesinde öğrendim. Zaten kitabı özel kılan da buydu. Gerçekten kitaplar; internette mevcut olsa dahi, orada karşılaşamayabileceğimiz bilgiler barındıyormuş. Kitap, adından da anlaşılacağı gibi Metin Sözüçetin‘in “Barış Akarsu’yla olan anılarını” anlatıyor. Hem de en doğal haliyle. Metin Sözüçetin‘in kim olduğunu da zaten Barışseverler bilir. Kitabın satışından elde edilen gelirin de, geçtiğimiz yıl faaliyete geçen “Barış Akarsu Derneği“ne aktarılacağını-aktarıldığını biliyorum. Kitabı okurken bazı zamanlar eğlenebilir, bazı zaman hüzünlenebilirsiniz. Evet; “Barış Akarsu”yla ilgili bir kitap ve eğlenmek ne alaka?” diyebilirsiniz fakat okuduğunuzda ne demek istediğimi anlayabileceksiniz. Az önce de belirttiğim gibi; bu anıları okurken Barış Akarsu‘yla ilgili bilmediğiniz pek çok bilgiye de sahip olacağınızı düşünüyorum. “Çanakkale’de yüz yüze tanıştığım bir müzisyen abimin (spoiler olmaması için isim vermeyeyim) Barış Akarsu ile yolları’nın kesişmiş olduğunu ve albümlerinde de katkısı olduğunu” öğrenmiş olmam, sadece bu örneklerden biri… Kitabın en beğendiğim özelliklerden bir diğeri de; yazarın “Barış Akarsu” ile olan diyaloglarını olduğu gibi yansıtması ve doğallığını bozmamış olması. Haddim değil elbet ama tek eleştirebileceğim nokta; belki bana öyle gelmiş olabilir; anlatımın kronolojiden biraz uzak olması…
Kimin ne zaman ne olacağını bilmek, bunu yargılamak elbet bize düşmez ama kitabı okuyup, Barış Akarsu‘yu daha yakından tanıma fırsatı bulunca şunu düşündüm; “Ayrılık gerçekten zamansız gelmiş…” Çoğu zaman, maalesef – buna ben de dahil – sevdiklerimizin kıymetini kaybettikten sonra anlıyoruz. Tıpkı Barış Akarsu‘nun da değerini geç anladığımız gibi. Tabi en başından beri takip eden, değerini bilenler üzerine alınmasın.
Takip ettiğim kadarıyla son günlerde Metin Sözüçetin ve Barış Akarsu‘nun ailesi arasında bazı olumsuz şeyler yaşanmış. Temennimiz en kısa sürede buzların erimesi ve Barış abi‘mizin bize yukarıdan, her zamanki sıcaklığıyla gülümsemeye devam etmesi…
Kitapla ilgili çok fazla ayrıntıya girmekten kaçınacağımı sebebiyle birlikte yukarıda belirtmiştim; ama her Barışsever‘in bu kitabı okumasını tavsiye ediyorum. Yazımın sonlarına yaklaşırken; bir rock müzik dinleyicisi, yazarı ve de Barışsever olarak böyle bir kitabı bizlerle buluşturduğu için Metin abi‘ye çok teşekkür ediyorum. Kalemine, yüreğine sağlık…
Ve yine bu yazı vesilesiyle Barış Akarsu‘yu sevgi, saygı ve özlemle anıyor, Hatice Akarsu anne’nin de ellerinden öpüyorum.
Göğe Selam Olsun!