Merhaba Rockistasyonu.com takipçileri ve Rock müzik severler! Son yazımın üzerinden 5 ay kadar uzun bir zaman geçmiş. Malum; uzun süre konserlere gitmeyince, son dönemde tüm dünyayı ve ülkemizi etkisi altına alan Koronavirüs sebebiyle mekanlar kapanıp, konserler iptal olunca, bir çoğumuz gibi müzisyenler, sanatçılar da bu süreci karantina süreci ve canlı yayın trafiğiyle geçirince yazacak bir şey olmadı. Bu yazımda konuya girmeden önce; yazının başlığında yer verdiğim “Bak Beyim, Sana İki Çift Lafım Var!” sözüyle hafızalarımızda yer edinen Yaşar Ustamız, Mahmut Hocamız sevgili Münir Özkul‘u sevgi, saygı ve özlemle anıyorum.
Yazılarımı takip edenler var ise – gerçi ünlü bir yazar değilim ama 🙂 – içeriğinin “Ah Şu Biz Günah Keçisi Editörler!” ve “Ne Olacak Bu Rak’ın Rol’un Hali?” yazılarımla aynı olduğunun farkına varacaklar. Bu önceki yazılarımı da merak edenler varsa köşe yazılarımızın bana ayrılan bölümünden ulaşıp okuyabilirler. Şimdi şöyle diyeniniz olabilir; “neden aynı konuda üçüncü defa yazıyorsun?” Evet üçüncü defa yazıyorum; bu konuyu sürekli gündeme getirmeye meraklı olduğumdan değil. Maalesef hala bu tarz sorunlarla, biz ve bizim gibi platformlardaki arkadaşlar karşılaşmaya devam ettiği ve düzelen hiç birşey olmadığı için…
Bak Menajerim, Sana İki Çift Lafım Var! Görevine, yaptığın işe saygımız sonsuz. Böyle olduğu için çalıştığın sanatçı ya da grupla bir röportaj vb. talebimiz olduğunda doğal olarak, öncelikle seninle iletişime geçiyor, derdimizi olması gereken üslupla sana iletiyoruz. Ama senin de bize saygın olsun. Gönderdiğimiz o maillere, yazdığımız mesajlara olumsuz dahi olsa dönüş yap!
Bak Basın Danışmanım, Sana İki Çift Lafım Var! Çalıştığın sanatçı ya da grupla ilgili basın bültenlerini bize veya başka bir platforma gönderirken “word” dosyası olarak gönder! Böyle gönder ki; editör arkadaşımız zaten gönüllü olarak zamanını harcadığı bu işte yarım saat bir de senin bültenini düzenlemeye çalışmasın. Bir de gönderdiğin bülten, gönderdiğin platformun içeriğine uygun olsun. Uygun olsun ki; sonra “o kadar mail gönderdik, bu sanatçıya, gruba yer verilmedi.” durumuna yol açarak, söz konusu sanatçı veya grup üyeleri arkadaşlar bizi kötü bilmesin.
Bak Henüz Sadece İki Single Yayınlamış Sevgili Rock Grubum, Sana İki Çift Lafım Var! Gönderdiğin bültende, hele ki; daha ilk cümlende, kendiniz için “ülkenin köklü rock, metal grubu”, “en şöyle, en böyle grubu” diye başlık atıyorsun ya. İnan bunu attığında çekici olmuyor, aksine itici oluyorsun. Yapmış olduğun şarkı ya da albüm için çok emek harcanmış olabilir, şarkıların muhteşem de olabilir ama; daha yolun başındaysan kendine böyle sıfatlar yükleyerek, bu müziğe yıllarını vermiş gruplarımıza haksızlık, saygısızlık etme! Bırak yayınladığın şarkının, albümün iyi olup olmadığını dinleyici yorumlasın.
Kendinizle ilgili özellikle uzun uzun cümlelere yer verdiğiniz bültenler göndermeyin. Çünkü maalesef biz dahil, kimse bu uzun haberleri okumuyor. (Röportaj sorularına verilen cevapları bunun dışında tutuyorum)
Bir de sosyal medya adreslerimize “böyle bir şey yaptık, yer verir misiniz, paylaşır mısınız?” diye mesaj atacağınız kadar, mail adresimize bir basın bülteni göndermeniz daha sağlıklı olacak. Kaldı ki, içeriğimize uygun ve istediğimiz şekilde gönderilen bültenleri geri çevirdiğimiz pek olmamıştır.
Bak Sevgili Müzisyen-Sanatçı Dostum ve yine Sevgili Rock Grubum Sana İki Çift Lafım Var! Emek verip, mecramızda seninle ilgili bir haber yapıp, sosyal medya hesaplarımızda seni etiketleyerek bu haberi paylaşıyoruz. Bunu gördüğünde “beğenip geçiyorsun” ya. Korkma bir “Rt” yap, emoji bırak, eline yapışmaz, ölmezsin! Bir teşekkür et. Nezaketen de olsa… Hiçbir şey olmamış gibi davranan, bir beğeniyi dahi çok gören gruplara diyecek laf bulamıyorum bile…
Ha bir de; sayfanızda bilgilerde menajer bilgisi yazmadığın için röportaj talebimizle ilgili önce seninle iletişime geçtik. Bize menajerinin kim olduğunu söyledin, iletişim adresi, bilgisi verdin. Önce kendisine danışmanız daha iyi olur dedin. Buraya kadar sorun yok. Biz o menajerin olacak kişiyle iletişime geçtik. Talebimizi ilettik. Ama mail kendisine ulaştığı ve mesajımız görüldüğü halde menajerinizden bir dönüş yok.
Bak Sevgili Dinleyici, Çok Değerli Takipçimiz, Sana Da İki Çift Lafım Var! Mecramızda haberini yaptığımız, sanatçıyı-grubu sevmeyebileceğin gibi; şarkısını, albümünü de beğenmeyebilirsin. Son derece doğal. Bu gidip o sanatçıyı-grubu rencide eden, hakaret içeren yorum yapacağın anlamına gelmiyor. Az önce de ifade ettiğim gibi sevmek zorunda değilsin, ama saygı göstermek zorundasın!
Yazımın sonlarına yaklaşırken yorumunu size bıraktığım ve henüz çok yeni yaşadığımız bir durumdan bahsetmek istiyorum. Uzun yıllar sonra yeni bir şarkısını yayınlayan, herkesin tanıdığı bildiği, sevdiği bir isimle röportaj gerçekleştirmek için menajeriyle iletişime geçtik. Söz konusu menajer tarafından başka birine yönlendirildik. (Buraya kadar sorun yok ve art niyet aramıyorum. Olabilir menajerlik şirketi değişmiştir, sayfalardaki bilgiler güncellenmemiş olabilir.) Yönlendirildiğimiz diğer menajerlik şirketinden konuyla ilgili 2-3 gün sonra bize dönüş yapılacağı bilgisi geldi. 1 hafta geçmesine rağmen ses soluk yok. Bu saatten sonra olsa da pek bir anlamı kalmadı ayrı mesele. Sadece bir “röportaj yapabilir miyiz?” sorusu için, neden 2-3 gün sonra dönüş yapılacağı söylenir, bunun için 2-3 gün beklemeye gerek var mıdır? Hadi diyelim gerek olsun. Neden 1 hafta geçtiği halde hiçbir şekilde dönüş yapılmamakta, bir şey yokmuş gibi davranılmaktadır? Gerçekten anlam veremiyorum.
Bakın altını çiziyorum; genelde röportajdan örnek verdim ama bu konu sık karşılaştığımız bir sorun olduğu için… Röportaj teklifimizi kabul edecekler, bizimle illa ki röportaj yapacaklar diye bir kural yok. Bizim harfi harfine, kelime kelimesine dikkat ederek özenle gönderdiğimiz bir maile olumsuz dahi dönüş yapılmamasını kesinlikle saygısızlık olarak görüyorum.
Daha önce de söyledim, yine söylüyorum. Bu düzen böyle devam ettikçe yine söyleyeceğim. Bu konuda kimseden de çekinmiyorum. Gözlemlediğim kadarıyla ve karşılaştığımız sorunlara bakacak olursak; camiadaki çoğu menajer, basın danışmanı, sosyal medya sorumlusu vb. gibi göreve sahip olanlar işini düzgün yapmıyor. Bu tarz kişilerle ya da kurumlarla çalışan sanatçı veya gruplar da, bence bunların sorumsuzlukları ve işlerini düzgün yapmamaları yüzünden hak ettikleri yere gelemiyor, adını duyuramıyorlar. İşini düzgün yapanlara saygım elbette sonsuz, ki onlar kendisini zaten biliyor…
Şimdi ben bu sorunları üçüncü kez paylaştım. Başka platformlarda başka arkadaşlarımız da dile getirdiler, getiriyorlar. Biz bunları yazdıkça birşeyler düzeliyor mu ya da düzeleceğini mi düşünüyorum. Kesinlikle hayır! Fakat bu gidişle, bu sorunlar yüzünden bizim gibi editörler-yazarlar sektöre iyice küstürülüp; sanatçılar, gruplar, haklarında yazılacak, çizilecek mecra bulamayacaklar.
Tüm değerli sanatçılarımızdan ve gruplarımızdan da son bir ricam; nasıl ki ünlü; bu işe yıllarını vermiş yazarların yazılarını her yerde gururla paylaşıyorsunuz. Bizim gibi bu işi gönüllü yapan yazarların söylediklerini biraz da olsa dikkate alın, bize kulak verin…